- artakalan
- 1. what is left over. 2. still existing even though outdated.
Saja Türkçe - İngilizce Sözlük. 2010.
Saja Türkçe - İngilizce Sözlük. 2010.
kalıntı — is. 1) Artıp kalan şey, bakiye 2) Bir kentten veya mimarlık eserinden artakalan bölüm, yıkıntı, harabe, enkaz Efes, Bergama nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne. N. Cumalı 3) İz, işaret 4) mec. Bir toplum, kültür, uygarlık vb … Çağatay Osmanlı Sözlük
artakalmak — den Artmak, geriye kalmak, fazla bulunmak Artakalan para ile çocuk pek güç geçiniyordu. H. F. Ozansoy … Çağatay Osmanlı Sözlük
gücük — sf., ğü, hlk. 1) Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük 2) Kuyruksuz, kuyruğu kesik (hayvan) 3) is., mdn. Ağaç direklerin hazırlanması sırasında artakalan kısa parça Birleşik Sözler gücük ay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kül — 1. is. Yanan şeylerden artakalan toz madde Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler külbastı kül çöreği küldöken külkedisi kül rengi … Çağatay Osmanlı Sözlük
parça — is., Far. pārçe 1) Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey Yolun bu parçası bozuk. 2) Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır. H.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sönmek — nsz, er 1) Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu. T. Buğra 2) Parlaklığını, ışığını yitirmek 3) Hava veya başka bir gaz ile şişirilmiş bir şeyin havası kaçıp şişkinliği inmek Balon söndü. 4) jeol.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstü kalsın — hesaptan artakalan az miktardaki paranın alınmaması, bahşiş olarak bırakılması sırasında söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük